BİR NUMARALI HATA
Markaların yaptığı ilk hata, tekliflerinin insanların hayatta kalması ve gelişmesine yardımcı olacak yönlerine odaklanmakta başarısız olmaları.
Tüm harika hikâyeler hayatta kalmak üzerinedir - fiziksel, duygusal, ilişkisel veya manevi olarak. Başka bir şeyle alakalı bir hikâye dinleyiciyi etki altına almaz. Kimse ilgilenmez. Yani ürünlerimizi ve hizmetimizi insanların hayatta kalmasına, gelişmesine, kabul görmesine, aşkı bulmasına, istenilen bir kimliğe ulaşmasına veya onları fiziksel ve sosyal olarak savunacak bir klanla bağ kurmasına yardımcı olmayacak herhangi bir şekilde konumlandırırsak, birilerine bir şeyler satmak için fazlasıyla şansa ihtiyacımız olacak demektir. İnsanlar sadece bunlarla ilgilenir. Bu su götürmez bir gerçektir. Ya da su sizi iflas bayrağına doğru götürür, tabii bu inkâr edilemez olguyu görmezden gelmeyi tercih ederseniz.
Beynimiz sürekli olarak bilgileri ayıklıyor ve böylece her gün milyonlarca gereksiz gerçeği atıyoruz. Kocaman bir balo salonunda olsak, beynimiz orada kaç sandalye olduğunu düşünmezdi. Ama çıkışların nerede olduğunu bilirdik. Neden? Çünkü beynimiz hayatta kalmak için kaç tane sandalye olduğunu bilmek zorunda değil, ancak olası bir yangın durumunda çıkışların nerede olduğunu bilmenin faydası olacaktır.
Farkında olmadan bilinçaltı her zaman bilgiyi sınıflandırır ve düzenler, şirketimizin rastgele geçmişi veya iç hedefleri hakkında alenen konuştuğumuzda kendimizi çıkışların değil sandalyelerin yerine koymuş oluruz.
İKİ NUMARALI HATA
Markaların yaptığı ikinci hata da müşterilerinin teklifi anlamak için çok fazla kalori yakmalarına neden olmaktır.
Rastgele görünen çok fazla bilgiyi işlemek zorunda kalınca, insanlar enerjiyi korumak için gereksiz bilgi kaynağını görmezden gelmeye başlar. Başka bir deyişle, müşterilerimizin beyninde, kafalarını karıştırmaya başladığımızda bizi yok saymak üzere tasarlanmış bir mekanizma vardır.
Potansiyel müşterilerimize ürünlerimizi her anlatmaya başladığımızda, yürüyüş bandında koşmak zorunda kaldıklarını hayal edin. Konuştuğumuz tüm o süre boyunca kelimenin tam anlamıyla koşmak zorunda olsunlar. Ne kadar dikkat verebilirler sizce? Çok sürmez. Ve nihayetinde olan tam olarak budur. Asansör sunumumuza veya açılış konuşmamıza başladığımızda veya biri web sitemizi ziyaret ettiğinde, insanlar paylaştığımız bilgiyi işlemek için enerji yakıyor. Eğer bir şey söylemiyorsak (ve o şeyi hızlıca söylemiyorsak), hayatta kalmak veya gelişmeyi kullanabilirler ve bizi yok sayarlar.
Burada anahtar, şirketinizin mesajını müşterinin hayatta kalmasına yardımcı olacak bir şeye dönüştürmek ve bunu, çok fazla kalori yakmadan anlayabilecekleri bir şekilde yapmaktır.
Bir sonraki yazımızda bu hataların yerini hangi doğrular ile kapatacağımızı öğreteceğiz. Takipte kalın.